Ayasofya Müzesi,
Dünya'nın sekizinci harikasını görmek bugünlere kısmetmiş.Peyy. Utanç doluyum, bu kavuşma anını yıllarca ertelediğim için.
Müzenin yıl "527" de yapılmış olması tüyleri diken diken yapma hadisesidir.
Yapı, 916 yıl kilise olarak kullanılmış.Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u almasıyla da cami olarak kullanılmaya devam edilmiş 482 yıl boyunca.1935 yılından itibaren de müze olarak kullanılmakta.Farklı dinlerin birleştiği bu müze de etkilenmek sözcüğünün hakkını verdiğimi düşünüyorum.Pılımı ve pırtımı toplayıp Ayasofya Müzesine yerleşme fikrindeyim.Çevremizde var olan betonlar arasında yaşamak çok saçma .
Dostlar , sizde benim gibi bu zamana kadar gitmediyseniz daha fazla ertelemeyin derim ben.
Ayrıca o kadar büyük ve bir o kadar da güzel bir yer olduğundan fotoğraf çekerken neyi,nasıl çekeceğimi bilemedim, her taraf ayrıntı dolu.Of of of. "Doyamadım" , derim son olarak.
(Yahu bir de müzeyi neden 4'te kapatıyorsunuz? .Kaç kere kapısından döndüm 4 te kapandığını unutup hem de.Sevgili yetkililer, 4 çok erken.)
Tavsiye 1: Sabah erken saatlerde gitmek lazım."Kuyruklara, turistlere, çoluklara çocuklara yakalanmamak en temizi.
Tavsiye 2: Uzun bilet alma kuyruğunda beklememek için müze kartınızla gidiniz bence.Hiç bekletmeden içeri alıyorlar kartla beraber.
Ziyaret saatleri başta olmak üzere resmi bilgiler için Müzenin sitesinin linki buradadır.
Cumartesi, Nisan 28, 2012
Perşembe, Nisan 26, 2012
bir film: adaptation
Adaptation...
Ben saksı değilim!!!!!!
Ağır ilerleyen tatlı bir film.Filmi izlerken yer yer sıkılmalar görülse de bünyemde, sonuna kadar izledim ve filmin tatlı olduğuna karar verdim.Filmde kullanılan müzikler de aynı tatlılığa sahip. (Acaba kaç tane tatlı sözcüğü sarfettim)
Ben saksı değilim!!!!!!
Ağır ilerleyen tatlı bir film.Filmi izlerken yer yer sıkılmalar görülse de bünyemde, sonuna kadar izledim ve filmin tatlı olduğuna karar verdim.Filmde kullanılan müzikler de aynı tatlılığa sahip. (Acaba kaç tane tatlı sözcüğü sarfettim)
Pazartesi, Nisan 23, 2012
bir şeyler ya da çok şeyler
Pazartesinin tatil olması şahane bir güzellik.Bugün izlemek istediğim filmler var sol köşede,
hava güzelken kapı önü masalarına oturmak istediğim kafeler var , büyük londra otelinin de terasına gitmeyi dört gözle beklemekteyim.Pek güzel bir manzarası var.
Sarayların deniz kenarı kafetaryaları her zaman candır.Öyle böyle değil.
"Amman koca bir gün ne yapsam ki" derken gün bitiveriyor ya bu da işin pis yanı işte.
Müzik..... Bodrum -bodrum
Pazar, Nisan 22, 2012
bugünün geçmişi
Hazır hava açmışken, biraz şehir gürültüsünden uzaklaşıp , değişiklik olsun diye Belgrad Ormanına gidelim dedik, gittik işte.
Tamam , orman şahane, kuşlar muşlar, bulutlar mulutlar doyumsuz... Lakin , o son ses açılan müzikler ne olacak acaba.cık cık cık..
Müziksiz yapamıyoruz toplumca!!! Biraz sessizlik, size de iyi gelirdi halbuki.
Hımm, derbi var bu akşam bir de.Galatasaraylıyız.Evde ki ses bu akşam hiç bitmez.İyi ki yarın tatil.
Neyse ben şu parçayı dinleyeyim biraz...
Cuma, Nisan 20, 2012
günlerden cuma
Konak Kafe nin terasının böyle bir manzaraya sahip oluyor oluşu "Neresi İstanbul?" sorusuna net bir cevap bence.Almışlar zamanında iyi ki bu şehri.
Haftasonu güneşli gibi havalar, gitmediyseniz Galata'da ki kafeye bir uğrayın derim.
"Oraya çok gittim,başka mekan arayışındayım" , derseniz , Grizine 'de yazdığım Karabatak Kafe ile ilgili yazıya bir bakın isterseniz.Orası da pek güzel.
Bir de 28 Nisan'da açılacak olan "Masumiyet Müzesi" ne bir uğramak lazım önümüzde ki günler.Kitabımızı kapıp gidelim Çukurcuma'da ki müzeye.
Online bir şeyler okumak isterseniz de "Blank-Mag" isimli derginin yeni sayısı çıkmış.Yenilenen playlist ile şahane bir sayı gibi durmakta.
Youtube'da da bahsi geçen kafelerin fotoğraflarından bir slayt var , joss stone -love eşliğinde.
Böyle şimdilik.Sevgiler herkese.
Salı, Nisan 17, 2012
tane hesabı
Sol baştan sayarsak,
*Şahane bir insandan hediye gelen 1 tane Coco Chanel defter.
*Yeniden izlesem mi diye düşündüğüm "Lütfen Beni Öldürme".
*Bir heves okumaya başladığımı "Tam Benim Tipim" . Bir font kitabı.Çok zevkli.
*Bir tane bilezik.
*Bir tane USB
*Bir tane lipstick
*Bir tane Stabilo.Stabilo candır.
*Bir tane de çizim kalemi.
Toplam da 8 tane mavisi bol olan bir şeyler var işte. Bir de şarkı var Soley'den. Blue Leaves
Pazartesi, Nisan 16, 2012
deniz-meniz
Video çektim bir tane, düzenleyeyim dedim bir de lakin istediğim gibi olmadı .O zaman videoda olan şeyleri fotoğraflarından slayt yapayım dedim.Ve yaptım.
seni gördüğüm ilk günü hatırlıyorum da...
Resmi kayıtlara göre "Ekim Düşü" filmi, ilk göründüğü filmdir Jake Gyllenhaal'in.Lakin 2001 yılında oynamış olduğu Donnie Darko, Jake isminin bilinirliğini bağıra bağıra duyuran film olduğundan ve benim de Jake ile tanışmama vesile olmasıyla bu postta yer alan film olmuştur:) Uzun cümleler, en sevdiklerimdendir bir de:)
Jake'i sevmekteyim şahsen.Kardeşi Maggie de aynen sevdiklerimdendir:)
Hoşçakalın.
Pazartesi, Nisan 09, 2012
evet, yine !!!
Duvara Karşı'nın en şahane sahnesi.
Başroldekiler: Biber dolması-rakı sofrası ve arkada çalan müzik. "Yine mi çiçek" .
Şarkı sözleri Meral Okay'a ait.Cihan Okan söylüyor.. "Haber etsek o yare, gelse Bomonti'den, şereflendirse bizi.."
Perşembe, Nisan 05, 2012
bir adet gözlük
Google'ın üzerinde çalıştığı gözlük projesi.Pek talı bir iş. Video, gözlükle geçirilen bir günü anlatıyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
İzleyiciler
Blogger tarafından desteklenmektedir.