Çarşamba, Kasım 30, 2011

beyaz gömlek üzerine siyah yelek giyen adamlar


Salı akşamı Paco de Lucia konseri vardı....

Bu cümle, salı akşamı nasıl hallere büründüğümü açık ve net açıklar herhalde.Of of of of...

Paco de Lucia'nın İstanbul'a geleceğini öğrendiğim günden beri yani taaa aylar evvelinden başlamıştı heyecanım,ayılıp bayılmalarım.Evet muhtemelen süper bir konser olur düşüncesiyle salı akşamını iple çekiyordum.Lakin daha fazlası oldu,kırdı geçirdi be .

Paco yaşlanmış tabi ama "ölüsü yeter" dedikleri böyle bir şey olsa gerek.Aktı gitti o "eserler" onun elinde...

Bir de vokaller vardı şöyle en damarından.Sahnede ki halleri , Paco ile gözleri ile anlaşmaları,mimikler .....

************************************************
Sonra bir şey oldu..Orada kopmuşum ben.O dansçı çıkmayacaktı sahneye.Yok yok o,bir köşede otursaydı keşke.Öyle saçlarını ve ceketini savura savura dans etmeseydi mesela.Parçanın en baba yerinde yavaş adımlarla sahneye çıkıp ayakları tak tak sahneye vurmasaydı mesela....

Sahnede sekiz kişi vardı.Hepsi de süperdi.Paco çaldı ,çaldı ,çaldı... En cool hali ile çaldı durdu.Eridik...Alkış kıyamet koptu her parçada.

İş Sanat , iyi ki salı akşamı Paco'nun İstanbul'a gelmesini sağladı.Bir daha isteriz.
********************************************************************
Paco'nun ellerinden, diğer sevgili yedi kişinin yanaklarından öperiz..


Pazartesi, Kasım 28, 2011

açılın şöyle


The Fall

"En favori filmin hangisi ?" diye zamanlı zamansız sorarlar ya hani ,artizlik olsun diye,ben de şak diye bir cevap verebilmek için ezbere bu filmi aldım.Daha iyilerini -daha kötülerini izledim ama the fall sardı,sarmaladı beni işte ...

Açılış sahnesi var yukarıda da.Beethoven'ın 7. senfonisi ile yapılan açılış ,açılışların lokumudur olsa olsa

Cumartesi, Kasım 26, 2011

klasik




sirkeci garı...


Her üç kişiden biri fotoğraf çekiyordu o gün,tıpkı diğer günlerde olduğu gibi.Herkes giderse bende giderim gibi kıskanma özlü bir ifadeyle soluğu orada aldım tabi ki..İstanbul'da yaşayışımın 24. yılı!!! ve önünden 9789 kere geçtiğim bu şahane gara 3. girişim.HAAHAHAH..

Neyse işte bir şeyler çektim ,çıktım hemen:)

"bakın,neler çektim" temalı bu post

bir avuç film


Blue Valentine, Source Code, All Good Things,Love and Other Drugs...

Hepsini peşpeşe izlemeseydim mesela...

Ryan Gosling ve Jake Gyllenhaal ile dolu dolu geçen bir hafta.Doydum ben onlara.Amma çok film çekmiş onlarda bu son birkaç yıl.Takip edeceğim diye bir hal oldum.

Blue Valentine ,beni pek sarmadı.Biraz içim buruldu ,ama bir lokma.
Source Code, ehh fena değildi.gideri var ya,izlenir.
All Good Things,Love and Other Drugs... bunlar hakkında cümle kuramayacağım,daha karar veremedim iyi olup olmadıklarına, ama hepsi izlenebilir tabi,"öğhh,ıyyy kötü" içerikli filmler değiller:)

..ve sonuç olarak Jake Gyllenhaal daha baskın çıktı bende.Evet.

Perşembe, Kasım 24, 2011

biraz sinirliyim


Şöyle kafamı uzatsam bir kapı aralığından..

*******

Aslında sinirli olmak yerine ,sevinçli,mutlu falan filan gibi haller de olmam gerekirdi.Eeee yarın cuma çünkü.Hani her perşembe "holey !yarın cuma" dediğim için bu perşembe aksi olunca bende şaştım.

Bu haftanın "kadersiz pazarıda" perşembe oldu.hayırlı ola.




Çarşamba, Kasım 23, 2011

bir film izledim dün akşam,


Incendies/İçimdeki Yangın...

Filmin ismi başka bir şey olamazmış zaten.

Filmde,ikiz kardeş olan Jeanne ve Simon ,annelerinin vasiyetinde yazan isteklerini yerine getirmek için Kanada'dan Orta Doğu'ya doğru yola çıkıyorlar.Köklerinin uzandığı topraklarda vasiyeti yerine getirmeye çalışırken, annelerini ve kendi yaşamlarını daha da yakından tanımış olacaklar...

Çok trajik bir hikaye,şahane bir şey.Bayıldım galiba bu filme... Zaten açılış sahnesi RadioHead ile başladığı için baştan tav oldum.

Pek çok da ödül kazanmış İçimdeki Yangın.En İyi Yabancı Film Oscar Adaylığı da bulunmakta.İstanbul Film Festivalinin içeriğinde de yer almıştı ayrıca.

Aşağıda Fragman ve Açılış sahnesi bulunmakta.






Pazartesi, Kasım 21, 2011

Pazar, Kasım 20, 2011

yine mi pazar...

Neyini seveyim ben bu pazarın...
Bugün zaten yolculuk günü olduğu için "pazar" eksilerle başladı benim odamda.

-Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesine gidersem belki pazarı bir lokma sevebilirim.

Aklımda yapmak istediğim tek şey "o" filmi izlemek.
Bu da fragmanı "o" filmin.

Sadece evimin olduğu şehirde yaşamak dileğiyle ve pazarları da sevmek ümidiyle.....

Cumartesi, Kasım 19, 2011

bir hindi zahra kolay yetişmiyor.



...ve Hindi Zahra sahneydi işte.
"Sevdik,sevdalandık" şeklinde haller yaşadık adeta."Kibar ve tatlı bir kız" olan Hindi cuma gününe ilaç gibi geldi.

Gitarını eline aldı ve sahneye tek çıktı,söylediği her parçada sahneye biri eklendi.5 kişilik ekibini topladığında "Beautiful Tango" 'yu söylemeye başlamıştı.

"Saz arkadaşlarının" da şahane tipler olması gözümüzü sahneden ayırmamamıza vesile oldu.Eğlendik ,iyidir iyi.

Önümüzde oturan sevgililerin konser başladığında sanki bunu görev bilip iyice dip dibe girip oturmaları,iki kafanın tek bir kafaya dönüşmesi ve görmem gereken şey, Hindi olması gerekirken saç yumağı olmamalıydı.!!!!!!Ey sevgililer,iki dakika da sarılmadan durun.cık cık cık

Konser, 20:20'de başladı ve 21:40'da bitti.Az geldi bize...

Gelsin buralara bol bol...

Notting Hill, Ain't no sunshine







Notting Hill filmi iyidir,candır,lokumdur.

Bu sahne ve bu müzik filmi daha çok sevme sebeplerindendir.

Cumartesi günü güzel geçsin tüm topraklarda.

Cuma, Kasım 18, 2011

buralarda bugün..



Bu şarkıyı ilk ne zaman dinledim hiç hatırlamıyorum.Muhtemelen İstiklal caddesinde duymuş olabilirim.Sevmekteyim işte.
Daha bıkmadım ne "Beautiful Tango"'dan ne de "Hindi Zahra" 'dan.Zaz'da olan durum olmadı daha yani.

Bu akşam da Cemal Reşit Rey'de konseri var bu kızımızın.Fas doğumlu olan Hindi şahane de resim yapmaktaymış ayrıca.

Bu şarkıdan sonra şunu da dinleyiniz bence. Alıp götürsün sizi.

Perşembe, Kasım 17, 2011

izleyici



Üç hafta önce filmi bilgisayarıma yükledim,yükledikten iki gün sonra izlemeye niyet ettim,başladım yarım kaldı falan filan...ancak bugün, izlemeyi çok istediğim Mike Leigh filmi olan "Another Year" 'ı izledim..ohh

Düzenli olarak gerçekleştirdiğim şehirler arası yolculuklarımda, izlediğim en iyi filmlerdendi.Huzurlu,sakin bir aile.Sevgi dolu anne-baba figürü (isimleri tom ve gerri:)) ,30 yaşında anne-babaya düşkün erkek evlat tipi,evladın kız arkadaşı,annenin " iş yerinden arkadaşı (ki orası biraz eğlenceli ), bu ailenin yaşadığı eve gelen giden çeşitli insanlar,güzel sofralar,yemekler.Hepsi bir araya gelince güzel oluyor mevzu:)

"samimiyet" ve şahane oyunculuklar filmden geriye kalanlar oldu bana.İzlenir.

Çarşamba, Kasım 16, 2011

Kagıthane: yeni mekanlar


Fransız geçidi gibi cool mu cool bir mekan da "kağıthane" isimli bir dükkan var malumunuz.Dükkanda birbirinden süper kırtasiye malzemeleri,kartpostallar,kolyeler ve türlü ıvır zıvır mevcut ve hepsine vurulma halleri var bir de.Orjinal fikirler satılmakta,koşup alınız:)

Bir de leziz ürünler yapan bir kafeye sahip bu "kağıthane" .Bulunduğu yerin tenhalığı, sakinliği şehrin göbeğinde huzurlu anları yakalamak isteyenler için birebir..



Kağıthane çok sevilmiş olsa gerek ki başka semtlerde de varolmaya hazırlanıyor. 19 Kasım'da Galata'da Aralık ayında da Nişantaş'ında açılacakmış.Eee güzel haber bu da.

Açık adres: Karaköy Namlı'nın sokağından yürüyünüz öylece.Karakolu görünce geldiniz demektir.İşte Namlı'da yukarıda.

İzleyiciler

Bumerang

Bumerang - Yazarkafe

playlist

Bumerang - Yazarkafe
Blogger tarafından desteklenmektedir.

daha bir sürü bir şey var